GEÇMİŞ
Geçmiş çoğu insan için geride kalmış anılardan ibarettir, belki hatırlayınca gülümseten belki kalbi sızlatan. İnsanlar der ki geleceğe bak, geleceğe odaklan sahi nedir gelecek?
Gelecekte de insan beşer değil midir? Geçmişle geleceği nasıl ayrı kefelere koyabiliriz birbiriyle bir bütünken. Geçmişte yaşanan onca anı, tecrübe, düşüşler ve yükselişler unutmak için mi yaşanmıştır? Geçmiş geleceğe yön verir, şekillendirir. Elini sobaya uzatan bir bebek eli yanınca tekrar elini uzatmak istemez, korkar. Fakat geçmişini unutursa elini defalarca tekrar yakar, kendine zarar verir.
İşte küçücük bir bebekten kocaman bir millete kadar geçmişini unutmak kendini unutmaktır. Atalarını, benliğini, köklerini unutmak. İnsan geçmişini unuttukça aynı bir ağaç gibi en derinden, kökten çürümeye başlar. Artık o ağaçtan odun ve dal parçalarından başka hiçbir şey kalmaz.
Devletler de böyledir. Geçmişini unutan bir devlet geleceğine yön veremez. İbret alacak ataları, destanları, fedakarlıkları, savaşları çürümüştür artık. Doğru yönü gösteremeyen bozuk bir pusula gibi dönüp durur. Bu yüzden geçmiş bir harita gibidir. Bizi zamanın girdabından korur, yön gösterir. İşte bu yüzden geçmişini unutan toplum, insan, devlet geleceğe umutla bakamaz. İnsanların parayla alamayacakları pek az şey vardır. Zaman da bunların içinde bilinen ama oyununa gelinen kocaman bir okyanustur. Önemli olan okyanusta ilerlerken nasıl zorluklarla karşılaştığımızı unutmamaktır.
Share this content:
Yorum gönder